Hayatı Kurtarmak Mı Yoksa Hayatı Yaşamak Mı?

İki tür insan vardır:

1- Hayatını kurtarmaya çalışanlar.
2- Hayatını yaşamaya çalışanlar.

Çoğumuz çocukluğumuzdan itibaren hayatımızın yaşanacak değil kurtarılacak bir şey olduğu yanılsamasıyla büyütülüyoruz, öyle öğretiliyoruz. Konu hayatı kurtarmak olduğu için kurtuluş yolunda her türlü yola başvurabiliyor ve her türlü çarpıklığı dünya düzeni böyle diyerek meşrulaştırıyoruz. Meşrulaştırmakla kalmayıp bizzat uyum sağlıyor, uyguluyor ve çarpıklığın devamına katkıda bulunuyoruz. Kendimizi isteyerek ya da istemeyerek sahte ilişkilerin içinde bulabiliyor ve bunu da insan ilişkilerini yönetmenin bir parçası olarak görüyoruz. Hayatı kurtarma yolunda gittikçe sahteleşiyor ve ardından hayatımızdan yakınır hale geliyoruz. İnsanlardan ve tavırlarından yakınıyoruz. Adam yok, kadın yok diyoruz. Yüzeysel aforizmalarla kendimizi ifade etmeye çalışıyoruz, ettiğimizi sanıyoruz. Kimimiz sigortalı iş bularak, kimimiz evlenerek, kimimiz piyangodan medet umarak hayatımızı kurtarmaya çalışıyoruz.

Kurtarılmamış bir hayat yaşanamaz diye bir kod beynimize ve kalbimize yerleşmiş olarak hayata başlıyor ve devam ediyoruz. Evlenmelerimizi, çalışmalarımızı, hatta piyango bileti almalarımızı bile hayatımızı kurtarma düşüncesiyle değil de hayatımızı yaşama bilinciyle yapsak hayatımızın olumlu anlamda farklı yönlere evrilebileceğine ve o ana kadar da sağlam bir iç huzurla yaşamaya devam edebileceğimize inanamıyoruz.

Özellikle şu konuda oldukça şımarık davranıyoruz. Hayatı yaşamanın sadece düzenli olarak mutlu olmak, hiç acı duymamak, kaybetmemek, düşmemek, hep paralı olmak olduğunu düşünüyoruz. Halbuki parasız kalmak, yalnız kalmak, garantisiz olmak, hayal kırıklığıyla yıkılmak gibi tecrübeler de hayatı yaşamayı oluşturur.  Bu gibi durumlardan kendimizi korumak için farkında olarak ya da olmayarak sürekli hayatımızı kurtarmaya çalışıyoruz. Sonuç olarak da hayatımızın yaşanacak değil kurtarılacak bir hayat olarak kalmaya devam etmesine sebep oluyoruz. Bu gibi durumlara düşmekten kendimizi korumaya çalışmak yerine inandığımız yolda giderken, bu gibi durumlarla karşılaşabileceğimizi önceden kabullenerek, her ne pahasına olursa olsun yolumuza devam etmenin yani hayatı kurtarmaya çalışmanın değil onu yaşamanın, yolumuzda nasıl da güzel deneyimlere neden olabileceğine inanamıyoruz.

Her zaman söyler ve inanırım ki hayatta sonuç diye bir şey yoktur, sadece süreç vardır. Ve insan için tek bir kurtuluş vardır. Kendini bilmek. Kendini bilme noktasına gelmiş bir insan kurtulmuş insandır. Kurtulmuş insan sonuç odaklılık gibi hayatın sık sık sakatlanmasına sebep olan bir tutum içerisine girmez. Kendini bilen insan aynı zamanda hayatın bir süreç olduğunu da bilir ve hayatını kurtarmaya çalışmayı çoktan bırakmıştır. Onun tek yaptığı bir süreç olan bu hayatta hayatını yaşamaktır.

Fotoğraf: Burak Buyruk
Fotoğraf: Burak Buyruk

http://www.burakbuyruk.com

 

Reklam

Yorum Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s