Kuşatmışsın tüm dünyamı,
Öyle farkındayım ki senin, öyle varsın ki bende
Sayılar boğazımda birer düğüm.
Sayılar yutmuşlar beni,
Gölgeler içinde kalmışım.
Neden yolun yokuş yukarı
Neden yuvarlanmıyorsun bir çırpıda aşağı doğru?
Bir ağırlıksın ki tonlarca yüke bedel!
Bir uzunluksun ki kilometrelerce yola bedel!
Sıyrılmam gerek senden, sıyrılmam gerek,
Kasvetli düşündürüşlerine karşı siper almam gerek.
Akıttığında kasvetini ruhuma
Bir yılanın zehrini akıttığı gibi
Yalnızım ıssızlığında;
Bir kaçış planı yapmam ve ona inanmam gerek,
Mahkumiyetinden kurtulmam gerek.
Daraltmışsın tüm enginliğimi,
Ufuklarım burnumun dibine düşmüş,
Varlığımın anlamı yitmiş,
Hiçliklere boğdun beni sen, kapan.
Özentiler içinde kaldım,
Düşlerimde balıklar.
Nefes alamazsın suyun altında,
Takmam seni rüyalarımda, zaman.
Bir aynılıksın ki aynalara bedel!
Bir çokluksun ki yıldızlara bedel!
Sıyrılmam gerek senden, sıyrılmam gerek,
Ceninlerimi cesetlerimden korumam gerek.
Taciz ettiğinde tüm farkındasızlığımı,
Sensiz varoluşumu;
Yenilgiye uğratmam yetmez seni,
Tüm zaman mahkumları için
Feda etmem gerek kendimi,
Katil olmam gerek,
İçime hapsetmişken seni
Toprağa girmem gerek.

NOT: Bu iç hesaplaşmayı Mayıs 1999’da askerdeyken yazmıştım. Zamanın uçtuğu bu hayatta zamana mahkum olmanın nasıl bir şey olduğunu iliklerimde hissettiğim günlerden birinde…
tek kelimeye “harika”…
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkürler
BeğenBeğen